Seyfettin Gürsel, Bülent Anıl ve Ayşenur Acar
Bu araştırma notu 2005-2010 döneminde Türkiye’de yoksulluğu saptamayı ve zaman içinde değişimini belirlemeyi amaçlamaktadır. İktidar kanadı yoksulluğun azaldığını iddia ederken, muhalefet kanadı ise yoksulluğun arttığını savunmaktadır. “Kim haklı?” sorusunun yanıtı elbette yoksulluğun doğru olarak ölçülmesine bağlıdır. Bu sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Yoksulluk yazını çeşitli yoksulluk ölçütleri geliştirmiştir. Esas olarak iki genel ölçüt söz konusudur: Gelire dayalı yoksulluk ve maddi yoksunluk. Gelire dayalı yoksulluk ölçütünde parasal bir yoksulluk sınırı belirlenir ve bu sınırın altında gelire sahip olanlar yoksul kabul edilir. Maddi yoksunluk ölçütünde ise doğrudan ölçme çabası söz konusudur. Hanelerin belirli ihtiyaçları ne ölçüde karşılayabildikleri sorgulanır. Bu belirli ihtiyaçların tümünü ya da bir bölümünü karşılayamayanlar yoksul ya da yoksun kabul edilir. Ancak gerek parasal yoksulluk sınırlarının belirlenmesi gerekse tatmin edilmesinin önemli olduğu düşünülen ihtiyaçların saptanması hiç de kolay değildir.
Bu araştırma notu üç temel yoksulluk ölçütünü esas alarak Türkiye’de yoksulluğu araştırıyor. İlk ölçüt Göreli Yoksulluk (GY) olarak adlandırılan ölçüttür. Medyan (ortanca) gelirin yüzde 60’ının altında gelire sahip fertleri yoksul kabul ediyoruz. İlk yaklaşım yoksulluk sınırını ülke genelinde belirlemektir (Ulusal Yoksulluk Sınırı). Bu ölçüte göre 2005’den 2009’a Gelir ve Yaşam Koşulları Anketi verilerine göre yoksulluk az da olsa düşmüştür. Ancak bu ölçütün yoksulluğu gerçekçi bir şekilde saptadığı çok şüphelidir. Araştırmanın da gösterdiği gibi bu ölçütte İstanbul’da yoksul sayısı çok düşük çıkarken, Güneydoğu Anadolu’da abartılı bir şekilde yüksek çıkmaktadır. Bu çarpıklığın nedeni bölgeler arası gelir farklarının çok yüksek olmasıdır. Türkiye genelinde saptanan medyan gelir İstanbul’a kısayla çok düşük, Güneydoğu’ya kıyasla çok yüksek kalmaktadır.
Göreli Yoksulluğu daha gerçekçi ölçmenin bir yolu, göreli yoksulları her bölge için ayrı ayrı saptamak, ardından da bu yoksulları toplayarak ülke genelinde yoksul sayısını belirlemektir. Bu ölçüte göre de yoksulluk 2005-2009 döneminde bir miktar azalmıştır. Bölgesel göreli yoksulluk ölçütü her ne kadar ulusal ölçüte kıyasla yoksulların bölgesel dağılımını daha gerçekçi olarak saptasa da, bu kez de Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yoksulluğu fazlasıyla düşük ölçtüğünden sorunlu bir ölçüttür.
Üçüncü bir yoksulluk ölçütü olarak bu araştırmada Temel Maddi Yoksunluk (TMY) olarak adlandırdığımız ölçütü kullandık. Şu üç soruya hayır yanıtını veren hanelere mensup fertleri yoksul kabul ediyoruz: 1) Her iki günde bir et, tavuk ya da balık yiyor musunuz? 2) Evinizi yeterince ısıtabiliyor musunuz? 3) Eskiyen giysilerinizi, yenileri ile değiştirebiliyor musunuz? 2006’da bu üç sorunun hepsine HAYIR yanıtını veren fert oranı yüzde 29’dan 2010’da yüzde 21’e gerilemiştir. TMY ölçütü itibariyle yoksullukta belirgin bir azalma olduğu ortaya çıkmaktadır. Ancak TMY ölçüte de kimi sorunlardan azade değildir. Notta gösterildiği gibi Orta Anadolu’da TMY oranı Ege, Batı Anadolu ve Doğu Marmara gibi gelişmiş bölgelere kıyasla daha düşüktür. Bu olgu, TMY ölçütünü oluşturan kıstasların da ideal kıstaslar olmayabileceğini ima ediyor. Hangi ölçüt ya da ölçütlerin yoksulluk ölçümünde ideal olduğu akademisyenler arasında tartışılmaya devam ediliyor.
doc. ArastirmaNotu153
pdf. ArastirmaNotu153