Alpay Filiztekin
Türkiye’de bölgeler arasında önemli gelişmişlik farkları bulunmaktadır. Bu notta, on iki bölge üzerinden, üç konuda (eşdeğer kişi başı gelir, beşerî sermaye ve işsizlik) farkların son 15 yıldaki seyri daha ayrıntılı çalışmalara hazırlık olmak üzere tartışılmaktadır. İzlenen süre içerisinde eşdeğer kişi başına düşen gelir bölgeler arasında farklı şekilde artışlar göstermiş olması tekdüze bir yakınsamadan söz etmeyi mümkün kılmamaktadır. En yoksul Güneydoğu Anadolu bölgesi çok başarılı bir performans izleyerek, aradaki farkı kapatmış olsa da, en zengin İstanbul’un pastadan daha büyük pay aldığı görülmektedir.
Buna karşılık, 2006 yılından itibaren ülke genelinde sayısı hızla artan üniversiteler, üniversiteli mezun sayılarını mutlak olarak arttırmakla beraber, nüfusa oranla yüksek öğretim mezunlarının oranını gelişmiş bölgeler, özellikle de İstanbul ve Ankara, lehine artırmış, beşerî sermaye açısından bölgesel dengesizliğin artmasına neden olmuştur. Buna koşut olarak emek piyasalarında da önemli bölgesel farklar bulunmaktadır. Özellikle ülkenin doğusunda işgücüne katılımın düşük olmasına rağmen, işsizlik oranları ülke ortalamasının çok üstündedir.
Ortaya çıkan tablo, her bölgenin farklı dinamikleri olduğu ve tek bir politika ile tüm bölgelerin ihtiyaçlarına yanıt verilemeyeceğine işaret etmektedir. Her bölgenin fırsat ve tehditleri göz önüne alınarak, bölgeler arası etkileşim ve uyumu sağlayacak politikalar geliştirilmesi, bunun için de bölge düzeyinde, fakat ülke bütününü göz ardı etmeyecek ayrıntılı çalışmaların yapılması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
doc. ArastirmaNotu268
pdf. ArastirmaNotu268