Prof.Dr. Seyfettin Gürsel ve Dr. Zümrüt İmamoğlu
Rapora ilişkin Sunum
Basın Bülteni
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi, Betam, “Kıdem Tazminatı Reformu: Sorunlar ve Çözümler” başlıklı raporunu 9 Ağustos 2012 Perşembe günü, Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü’nde düzenlenen basın toplantısında kamuoyu ile paylaştı. Betam Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel ve Uzman Araştırmacı Dr. Zümrüt İmamoğlu tarafından hazırlanan raporda mevcut kıdem tazminatı sisteminin sakıncaları ve bu sakıncaları gidermek için yapılması gereken değişiklikler yer alıyor.
Betam, Türkiye İşgücü Piyasası’nın daha etkin işlemesi ve ülke ekonomisinin rekabet gücüne katkı yapabilmesi açısından kıdem tazminatı sisteminde köklü değişikler yapılmasını öngörüyor. Raporda firmaların ücretli çalışanları için her ay düzenli kıdem tazminatı primi ödemeleri ve bu primlerin çalışana ait bireysel hesaplarda biriktirilmesi öneriliyor. Buna karşılık mevcut düzende çok sınırlı sayıda ücretlinin kıdem tazminatından fiilen yararlanabilmesi, yüksek kıdem tazminatı maliyetinin kayıt dışılığı teşvik etmesi, kısmen de istihdamı kısıtlaması gibi sakıncaların bir ölçüde giderilebilmesi için aylık kıdem tazminatı priminin sınırlı tutulması ve bir kısmının İşsizlik Sigorta Fonu işveren payından karşılanması savunuluyor. Raporda Kıdem Tazminatı Reformu’nun hedeflerine ulaşabilmesi için yabancı ülke deneyimleri ve alternatif tasarımlar irdelenerek Türkiye açısından en uygun modelin ne olabileceği araştırılıyor.
Raporda mevcut kıdem tazminatı sisteminin sakıncaları şöyle belirleniyor: Çalışanların ancak küçük bir kısmı fiilen kıdem tazminatına erişebiliyor. Bu bakımdan reformun birincil amacı kıdem tazminatının kapsamı genişletilerek, tüm ücretlilerin yararlanabilmesini sağlamaktır. Kıdem tazminatı uygulaması mevcut haliyle işgücü piyasasında verimsizliğe neden oluyor, kendi isteğiyle işten ayrılan çalışanların kıdem tazminatı hakkından mahrum kalması yıllar geçtikçe çalışanı işyerine bağımlı hale getiriyor, işgücü piyasasında hareketliliği kısıtlayarak işveren-çalışan eşleşmelerini verimsizleştiriyor. İşgücü piyasasının etkin işleyebilmesi için öncelikli ağırlığın işleri korumaktan çok insanları korumaya verilmesi gerekirken, mevcut sistem yüksek maliyeti ve kısıtlayıcı özellikleri kayıt içi çalışan firmalarda istihdamı kısıtlıyor, kayıt dışılığı ve eksik ücret bildirimini teşvik ediyor. Kıdem tazminatının yüksek maliyeti genç işsizliğin yüksek olmasına katkıda bulunurken, ilk işe girişleri zorlaştırıyor.
Bu sakıncaların giderilmesini bir ölçüde sağlayacak değişikliklerin temelini bireysel hesaplardan oluşan bir Kıdem Tazminatı Fonu oluşturuyor. Bu Fon’la kıdem tazminatı primlerinin her çalışanın adına açılacak hesaplarda birikmesi ve hesap sahiplerinin bu birikimleri belli kurallar altında serbestçe kullanabilmeleri öngörülüyor. Böylece tüm çalışanlar koşulsuz olarak kıdem tazminatı hakkına sahip olacaklar. Ancak bu durumda eski prim oranının korunmasının mümkün olmadığı belirtilen raporda, prim düzeyinin firmaların çoğunluğu için fazladan maliyet getirmeyecek kadar düşük, buna karşılık ücretli çalışanların çoğunluğu için de yeterince cazip olacak kadar yüksek tutulması gerektiği savunuluyor.
Raporda yer alan kritik bir öneri de Kıdem Tazminatı Reformu’nda eski sistemden yeni sisteme geçişin nasıl düzenleneceği konusunda ortaya çıkıyor. Yeni işe girenler için mutlaka yeni sistemin geçerli olması savunulurken, halen çalışmakta olan kıdemli çalışanlara, kazanılmış hakların korunması koşuluyla, yeni sistem ile eski sistemde kalma konusunda seçme hakkı verilmesi öneriliyor.