Seyfettin Gürsel ve Barış Soybilgen
Son dönemde “Orta Gelir Tuzağı” en çok tartışılan konuların arasında yer aldı. Son on yılda Dolar bazında kişi başına gelir 3.000 Dolardan 10.000 Dolara yükseldi. Bu çarpıcı artış önümüzdeki on yılda da devam ederek Türkiye’yi yüksek gelir grubuna mı yükseltecek, yoksa kişi başına gelir artışının büyük ölçüde yavaşlaması sonucu Türkiye Orta Gelir grubundan çıkmakta zorlanacak mı? Hükümet iyimser bir yaklaşımla 2023’te kişi başına gelirin 25.000 Dolara yükseleceğini iddia ederken, kimi iktisatçılar bundan böyle Dolar bazında kişi başına gelir artışının çok daha yavaş olacağını ve Türkiye’nin Orta Gelir Tuzağı olarak adlandırılan konuma sıkışıp kalacağını öne sürüyorlar. Bu araştırma notunda GSYH artışını istihdam oranı ve emek verimliliği açından ayrıştırarak bu tartışmaya katkı yapmayı amaçlıyoruz.
Büyümenin üretim faktörleri açısından üç temel kaynağı mevcuttur: Sermaye birikimi, diğer ifadeyle üretim kapasitesinin yatırım yoluyla artması, istihdam artışı ve verimlilik artışı. Ekonomik kalkınmanın ilk aşamalarında sermaye birikimi ve istihdam artışı ağırlıklı rol oynar. Buna karşılık, ekonomi 10.000 Doların üzerinde kişi başı gelir düzeyine geldikten sonra, kişi başına gelir artış hızının yüksek düzeyde devam etmesi, yüksek verimlilik artışlarının gerçekleşmesine bağlıdır. Bu aşamada (Orta Gelir Aşaması) sermaye stokundaki ve istihdamdaki artışların büyümeye katkısı doğal olarak yavaşlar. Eğer çalışan kişi başına katma değer artışları düşük kalırsa kişi başına gelir artışları da hız keser. Türkiye ekonomisi Küresel Kriz öncesinde (2002-2008), yüksek büyüme hızlarını yüksek yatırımlar (yoğun sermaye birikimi), tarım dışı istihdamda nispeten hızlı artış ve verimlilikte yine nispeten yüksek artışlar sayesinde gerçekleştirdi. Buna bir de Türk Lirası’nın Dolar karşısında büyük ölçüde değerlenmesi eklenince, kişi başına gelir artışı Dolar cinsinden büyük sıçrama gösterdi.
Önümüzdeki yıllarda, geçmiş dönemin büyüme performansının tekrarlanması zor görünüyor. Türk Lirası’nın önümüzdeki dönemde hızla değerlenmeye devam etmesi, yüksek cari açık ve bol likidite döneminin sonuna gelinmesi nedeniyle olanaksız. Ama daha önemlisi, bu araştırmada gösterildiği gibi, son iki yılda emek verimliliği artışı hemen hemen durmuş durumda. Bu durum, Türkiye ekonomisinin Orta Gelir Tuzağı’nın eşiğinde bulunduğunun en bariz kanıtı. Kişi başına gelirin makul bir hızla artmaya devam edebilmesi için emek verimliliği artışlarının büyümeye önemli ölçüde katkı yapması şart. Bunun nasıl sağlanacağı Türkiye ekonomisinin en kritik sorunu olarak karşımıza çıkıyor.
doc. ArastirmaNotu154
pdf. ArastirmaNotu154