Seyfettin Gürsel, Zümrüt İmamoğlu ve Barış Soybilgen
Yönetici Özeti
Küresel krizin ertesinde Türkiye ekonomisinde yaşanan iç talebe ve dış finansmana dayalı yüksek büyüme cari açığı rekor düzeylere ulaştırınca, ekonomi yönetimi ilk kez önlem alarak ekonomiyi soğutma ve büyümeyi daha dengeli bir patikaya oturtma kararı aldı. Dengeli büyüme, gerek iç talebin gerekse dış talebin (net ihracatın) büyümeye birlikte katkı yaptıkları bir süreç olarak tanımlanıyor. 2012 yılında ekonomi bilinçli olarak soğutuldu ancak büyüme dengeli olmadı; iç talep daralırken, büyümeyi ihracatın ithalattan daha hızlı artması sayesinde dış talep (net ihracat) sırtladı. 2013’te ekonomi yönetimi net ihracatın pozitif katkısı devam ederken, iç talebin de canlanarak büyümeye kontrollü destek vermesini planlamış durumda. Kısacası, dengeli büyüme hedefinin 2013 yılında gerçekleşmesini bekliyor.
Bu mümkün olabilecek mi? Betam bu araştırma notunda, sorunun oldukça karmaşık olan yanıtına Türkiye ekonomisinin yakın geçmişteki büyümesinin niteliğini gözlemleyerek ve bu gözlemleri Almanya ve Güney Kore ekonomileri ile karşılaştırarak katkıda bulunmayı amaçlıyor. 1998-2012 döneminde yukarıdaki tanıma uygun olarak dengeli büyümenin kaç çeyrek gerçekleştiği araştırıldığında 55 çeyrekten sadece 12 sinde dengeli büyümenin (çeyrekten çeyreğe) mevcut olduğu görülüyor. Dahası dengeli büyüme bir çeyrekten fazla sürmüyor. Buna karşılık Alman ve Güney Kore ekonomilerinde dengeli büyümenin hem daha fazla sayıda çeyrekte gerçekleştiği hem de iki, üç hatta dört çeyrek ardı ardına dengeli büyüme dönemlerinin olabildiği görülüyor. Bu gözlemlere dayanarak araştırma notunda Türkiye ekonomisinde dengeli büyümenin yapısal nedenlerle oldukça zor olduğu, bu yıl büyümenin yine tek yönlü olacağı ama bu kez iç talebe dayalı olarak gerçekleşeceği sonucuna varılıyor.
doc. ArastirmaNotu148
pdf. ArastirmaNotu148