ORTA GELİR TUZAĞI SORUNU HASSASİYETİNİ KORUYOR

Seyfettin Gürsel, Ozan Bakış ve Selin Köksal

Türkiye ekonomisi Küresel Kriz öncesinde (2002-2008), yüksek büyüme hızlarına dolayısıyla yüksek kişi başı gelir artışlarına emek verimliliğinin yüksek oranda artması uzak ara en büyük katkıyı yaptı. Yüksek büyüme oranlarına bu dönemde Türk Lirası’nın Dolar karşısında büyük ölçüde değerlenmesi de eklenince, kişi başına gelir artışı Dolar cinsinden büyük sıçrama gösterdi. GSYH’ın azaldığı (negatif büyüme) küresel kriz dönemini bir yana bırakırsak krizden güçlü çıkış yıllarını oluşturan 2010-2011 döneminde yüksek kişi başı gelir artışına istihdam oranı ile emek verimliliğinin aşağı yukarı eşit katkı yaptığı görülüyor. Buna karşılık, derinleşen makroekonomik dengesizlikleri gidermek amacıyla  2012 yılından itibaren uygulanmaya başlanan “dengeli büyüme” politikaları sonucu büyüme oranlarının önemli ölçüde düşerek yüzde 2 ile 4 arasına gerilediğini, bu düşüşe paralel olarak, kişi başına gelir artışlarının da çok düşük düzeylere indiğini biliyoruz. Bu dönemde kişi başı gelir artışlarında emek verimliliğinin katkısının oldukça değişken bir seyir izlediği, önce azaltıcı etki yaptığı, ardından toparlanarak sınırlı ölçüde artırıcı katkı yaptığını gözlemliyoruz. Son dört yılda, toplam emek verimliliği artışlarının çok düşük kaldığı, bu nedenle kişi başına gelir artışlarının da düşük seyrettiğini vurgulamak istiyoruz.

doc. arastirmanotu198

pdf. arastirmanotu198