Dr. Zümrüt İmamoğlu
Yönetici Özeti
2010 yılının Ekim ayında, Merkez Bankası yeni para politikası uygulamasına geçmeden önce, üretici fiyatları bazlı reel kur göstergesine göre Türk Lirası (TL) 2003 yılı başına kıyasla reel olarak yüzde 37 değer kazanmıştı. Bu dönemde değerlenen TL, özellikle ihracat sektörü açısından endişelere neden olarak “TL aşırı değerli mi?” sorusunu gündeme getirmiş, yükselen dış ticaret açığı endişeleri artırmıştı. Yeni para politikası döneminde ise TL yalnızca 10 ay içinde (Ekim 2010 – Ağustos 2011) reel olarak yüzde 20 değer kaybetti. Geçtiğimiz Temmuz ayı itibariyle TL, 2003 yılı başına göre yüzde 26 oranında değerliydi. Ekim 2010’a kıyasla reel kurda gözlemlenen ve ağırlıklı olarak nominal kurdaki değişimden kaynaklanan 12 yüzde puanlık düşüş ihracat ve ithalat fiyatlarına ne kadar yansıdı?
Araştırmamız Türkiye’de ihracat fiyatlarının oldukça katı bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor. Tüik’in açıkladığı dış ticaret birim değer endeksini baz alarak yaptığımız hesaplara göre, TL’deki değer kaybı ihracat fiyatlarına hemen hemen hiç yansımadı. TL’nin değer kaybettiği dönemde ihracat fiyatları yurt içi üretici fiyatlarındaki artıştan daha hızlı arttı. Diğer bir deyişle ihracatçılarımız kur fırsatını fiyatlarını düşürmek ve uluslararası rekabette üstünlük kazanmak için kullanmadı. Bunun nedeni kısa vadeli fiyat katılıkları veya firma beklentilerinin kurdaki artışın geçici olduğu yönünde oluşmuş olması olabilir.
İhracatta fiyat katılıklarının varlığı kur istikrarının Türkiye’de ihracat açısından kritik öneme sahip olduğunu gösteriyor. Politika yapıcıların bu katılıkları göz ardı etmeleri reel sektör açısından önemli sıkıntılara neden olabilir. Türkiye’nin gelişmiş ülkeler ile arasındaki enflasyon farklarını azaltması Türk Lirası’nın daha istikrarlı bir yapıya ulaşmasına katkıda bulunacaktır.
doc. ArastirmaNotu139
pdf. ArastirmaNotu139